Geçtiğimiz günlerde Anadolu Ajansı, Antalya’nın Kaş İlçesi’nden bir haber geçti: Kaş Camii’nin imamı Ahmet Muhsin Tüzer, ‘Firock’ adında bir rock grubu kurmuş ‘Mevlaya Gel’ adında single çıkarıyor; çok yakında da 16 şarkılık bir albümle müzik dinleyicisinin karşısına çıkacaklar…
Bu haberi okurken yanımdaki arkadaşım “İmam, rock müzik yapar mı Allah aşkına?” dediğinde ben de “Öğreneceğiz” diyerek telefona sarıldım. Ön yargılarımızda haksız da sayılmayız… Rock’çıyla imamı yan yana koyamadık işte…
Sonradan hatırladık, bu imamın 90’ların sonunda yine gündeme ‘bomba gibi düşen’ bir haberle gazete manşetlerine oturduğunu; “Dinlerin aşkı!” demişlerdi Ortodoks olan bir kadınla evlenince…
Bir imamın başka dine mensup bir kadınla evlenmesi akıllara hemen, ‘bir Müslüman daha nüfusa kazandırdık’ mantığını getiriyor. Ancak şimdiden söyleyeyim bu imam bildiğimiz imamlara pek benzemiyor.
Eşi Oana Mara Tüzer, hâlâ Müslüman değil. Bir ara denemiş ya da ilgilenmiş ama olmamış. Gerekçesini de kocası da olsa bir imama söylenmeyecek bir cümleyle dile getirmiş. Detayları söyleşimizde…
- Rock grubunuzdan önce biraz geçmişinize dönsek; evliliğinizden de önceye… İmamlık kariyeriniz nasıl başladı?
Kaş doğumluyum… Orada yaşadım hep. Muhafazakâr bir ailenin çocuğuyum. İmam hatipte okudum; sesim de iyiydi. İmamlık için; “Ye aşını, bil işini, kıl beşini; imamlık iyidir” derler. Ben de Kaş’ta imamlığa başladım. Sonra, İstanbul Üniversitesi Arap Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü kazandım; Beyazıt’a geldim. Sultan Ahmet Camii’nde imamlık yaptım.
- Önemli bir şey olsa gerek. Camii imamlarının seslerinin iyi olması şart mıdır; şart olsa ne iyi olur değil mi?
Aslında ezanı okumak müezzinin işidir ama her camide müezzin yok. Fikrimce imamların da sesinin iyi olması gerek. Neticede ibadete çağrının, makamında ve kalbe hitap eden bir sesle yapılmasından yanayım. Bunu da her camide bulmak zor. Üniversiteye geldiğimde başvuru yaptım ve okurken bir yandan da orada çalıştım. Sonra yeniden Kaş’a döndüm.
- Evliliğiniz peki? 13 yaşında bir de oğlunuz var… İmam olarak başka dine mensup biriyle evleniyor olmanız etrafınızca garip karşılanmadı mı?
Karşılandı tabii. “Olmaz öyle şey” dendi, Diyanet’le karşı karşıya geldim hatta istifa ettim o dönem. Bir olay olduğunda insanlar cevizin kabuğunda dolaşıyorlar, cevizin içine bakan olmuyor. Ben Allah’ın bir kuluna âşık olmuşum ‘Onu eşim yapacağım’ demişim. O da inançlı, ben de… Aramızda nasıl bir fark olabilir ki?
- Ne güzel söylüyorsunuz, benim için değil ama birtakım inanış gelenekleri için ezber bozmak değil mi bu?
Hayatımda yeni bir adım atacakken düşünürüm. Kendimi Peygamberimiz’in yerine koyarım, Mevlana’nın yerine koyarım. Yunus Emre’ye bakarım. Onlar ne yapmış, ne düşünmüşler… Attığım adım birilerine zarar vermeyecekse ve içinde gönül titremesinden başka bir şey yoksa o işten kimseye fesatlık çıkmaz.
- Eşiniz Müslüman oldu mu ya da siz böyle bir talepte bulundunuz mu?
Eşim ilk 3 yıl bu konuyla ilgilenmedi bile. Sonra Müslümanlığa yanaşmaya başladı. Denedi, bir o yanından baktı bir bu yanından baktı. Bir gün dedi ki; “Her şey tamam da bu 5 vakit namaz bana uymuyor, yapamıyorum.”
- Düşününce şimdi; eşi de olsa imama bunu söylemesi komik olmuş… Ne karşılık verdiniz?
İnanç, din, ibadet, üzerinde yaptırım, baskı yapılabilecek en son konulardır. Hep söylüyorum yine söyleyeceğim bu iş gönül işidir. O sevgi eşimin içinde var bunu biliyorum. O yüzden ona ‘Bunu yapmak zorundasın yoksa senden Müslüman olmaz’ nasıl diyebilirim, demem!” Onu Mevlana ile tanıştırdım. Uzun yıllardır tasavvuf denizinde yüzüyor. İbadetse eğer o zaten ibadetini yapıyor.
- ‘İmam’ dendiğinde daha katı, daha ezber söylemlerle dolu olabileceğinizi düşünmüştüm. Sizin inanç anlayışınız da farklı…
Farklı değil. Müslümanlık budur. Son yıllarda dünyanın birçok yerinde de gördüğünüz baskıcı, yaptırımı olan, katı kuralları olan bir din değildir Müslümanlık. Eşitlik, özgürlük ve sevgi üzerine kuruludur. Bunun dışında kalan, görmezden gelen düşüncelerin dinle ilgisi yoktur. Mesela Gezi Parkı olayları sayesinde ‘Anti Kapitalist Müslümanlar’ adında bir oluşumun olduğunu öğrendim. İnternetten söylemlerine baktım… Hepsini tek tek tebrik ediyorum.
- Dünyada ‘dinle iktidar kurma’ ısrarı hakkında ne düşünüyorsunuz?
İslam âlemi fokur fokur kaynıyor. İnsanları dinleriyle baş başa bırakırsanız eğer ve baskı yapmazsanız herkesin bu dünyada inanca ihtiyacı var, kendi yolunu bulacaktır. Ama dini kullanarak bir sistem yaratmaya çalışırsanız Allah kimseyi aklını kullanmaktan ve özgürlük duygusundan yoksun yaratmamıştır, isyan edecektir.
- Peki, müzik çalışmalarınıza geçelim. Sıradışı bir konu, hâlihazır imamlık yapan birinin rock albümü çıkarması, Diyanet’ten ya da muhafazakâr düşünen kişilerden tepki almaz mı?
Bunun olması gerekiyordu. Bunun birçok sebebi var. Öncelikle ben müzik seviyorum ve müzikle ilgili işler de yapmak istiyorum. İkincisi; tepki alır mıyım? Alırım elbet. Hatta bazen kendimi feda ettiğimi bile düşünüyorum yaptığım bu güzel hareketten ötürü.
- Ne demek istediniz?
Ben imamım. Albüm yapmak istediğimi söylediğimde “İlahi kaseti çıkar” dendi. Hayır, istediğim bu değil ki. Ben özgün, içinde müzik zevkini de barındıran, insanlara sevgiyi, aşkı mâna temeli olan tasavvuf derinliğine sahip şarkılar yapıp söylemek istiyorum. Bunun alt yapılarının da rock olmasını istiyorum. Neden olmasın? Bunun neresi günah olabilir ki? Bir de bana imam olup da rock söylemek garip gelmiyor.
- Günah mıdır?
“İslam’da çalgı günahtır” denir. Ama sadece çalgı hakkında değil, vereceğim örneği her şeye uyarlayabilirsiniz. O tellere ne niyetle dokunuyorsunuz onu sordum kendime. Benim niyetim belli. Yaptığım şarkı nefsimizi harekete geçiriyorsa bu günahtır.
- Diyanetten bir tepki aldınız mı?
Hayır, almadım; alacağımı da sanmıyorum. Diyanet İşleri Başkanımız çok aydın, akılcı bir insandır. Eğer onun başkanlığından önce olsaydı aforoz edilmiştim bile. Ama kendisi beni tanır ve nasıl bir niyetle yaptığımı bilir. Diyanet İşleri Başkanlığı’nda gerici, kalıplara sıkışmış insan göremezsiniz. Ben buna gönülden inanıyorum.
- Peki, Bezm-i Âlem Valide Sultan Camii’nin müezzini hakkında ne düşünüyorsunuz?
İnanın konunun detaylarını bilgi verecek kadar bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var ki o da doğru bir tanedir ve Hakk eninde sonunda doğru olanın yanındadır.
Sizin de başınıza gelmiştir; yaşadığınız kötü bir şey bir zaman sonra sizin iyiliğinize neden olmuştur. Bunu hiç unutmamak gerek.
- Kramp grubunun iki üyesiyle birlikte kurdunuz grubunuzu? Rock’çıların hayat görüşleriyle farklı noktalarınız vardır muhakkak. Ortak noktayı nasıl buluyorsunuz?
Grup arkadaşlarıma “Camiye gelin” çağrısı yapmıyorum onlar da beni meyhaneye çağırmıyorlar. Gerisi kolay oluyor, anlaşıyoruz.
- Son olarak Firock ne demek?
Fi matematikte ‘altın oran’ yani ideal güzellik anlamına geliyor. Rock ve tasavvuf birlikteliğinin uyumunu ve ideal güzelliğini hedefliyoruz. (Akşam)