İnsan ölürken neler hisseder?

İnsan ölürken neler hisseder?

Müminlerin ölümü nasıldır, acı çekermi? Koma halindeki kimse o haliyle ölürse ölümü nasıl hisseder?

30 Mart 2011, Çarşamba - 22:35
HİT: 1170(0)







Sekr kişi ile aklı arasına giren, aklı gideren bir hal demektir ki, aklı gideren sarhoş edici maddelere genel olarak "müskir" ya da "musekkir" adı verilmektedir. Bu kelime gazap, aşk, elem, dalgmhk veya bir acıdan Otürü gelen baygınlık için de kullanılmakta ve bu hale de "sekr" denilmektedir ki, buradaki kastımız budur. Yanl "sekr" in çoğulu olan "sekerat" ile, ölum anındaki ızdırap ve baygınlıklar kastedilmektedir burada.

Buna göre, Kur'ani bir terim olan "Sekeratü'l-Mevt" terimi "İnsanın ölumüne delalet eden ölüm baygınlıgı" manasına gelir.

Hepimizin bildigi gibi ölüm, ruhun cesetten ayrılışıdır ki, ölümün sekeratı vardır. Nitekim ayet-i kerimede ölümden kaçan insanlara bir gün mutlaka bu sekerat-ı mevtin geleceği bildirilmiştir.


Hz. Aise validemizden rivayet edildiğine göre, Peygamberimiz (S) in son hastalığında yanlarında bir kap içerisinde su vardı. Rasulullah (S) mübarek ellerini suya daldırıp yüzüne sürüyor ve şöyle diyordu: “Allah'dan başka tanrı yoktur. Muhakkak ölümün sekeratı vardır." sonra ellerini kaldırıp : "Refiku'l-A'la'da" diyor, ta ki ruhu kabzolunup eli aşağıya düşünceye kadar. Yine muhaddislerin Hz. Aişe'den rivayet ettikleri diğer bir hadis-i serifte de Rasulullah (S) bu hastalığında, elini suya sokup yüzünü ıslattıktan sonra: "Allahım, sekerat-ı mevtte (ölüm zahmeti ve baygınlığında) bana yardım et." diye dua ediyordu.

Hz. Aişe validemiz diyor ki; "Ben Hz. Peygamberin, vefatında çektiği ızdırabı gördükten sonra kolay ölmesinden dolayı kimseye gıpta etmem (imrenmem)" Diğer bir rivayette de Hz. Aişe: Rasulullah (S), benim midemle boğaz çukurum arasında (göğsümde) olduğu halde vefat etti. Rasulullah (S) den gördüğüm şeyden sonra, ölümün şiddetini kimse için çirkin saymam." demiştir.

Ölüm anında meleklerin görünerek herkese makamını bildirmeleri, sekerat-i mevt ve bu esnadaki durumlar dünyadakilerin muttali olamayacakları gaybi hakikatlerdendir. Mu'minin, gaybi hakikatlere dair Allah ve Rasülünün verdiği her habere inanması zaruridir. Kesin haberle bildirilmiş olan bu durumlara her rnuslülmanın kesin olarak inanması gerekir. Aksi halde imanı tehlikeye düşer.

Şer'i nasslarda, dünyada yaşarken iyi hal üzere olanların, yani iman edip emir ve yasaklara titizlikle riayet edenlerin ölumlerinin kolay olacağı ve ölüm meleğinin onlara rifk ile (yumuşaklıkla) muamele edeceği, bunun zıddı bir yaşayışa sahip olanların ise ölümlerinin şlddetli olacağı, ölüm meleğinin de hayatını küfür, isyan ve kötülükler peşinde koşarak geçirmiş olan bu insanlara sert muamele edecegi bildirilmiştir. Ancak bu, değişrnez bir kaide değildir. Ölum anında Allah'ın sevgili kullarının acı çektiği, Allah'a isyan ile ömür geçirmis olanların ölümlerinin ise çok kolay olduğu da olur.

Nitekim Rasulullah (S) in, ölümü anında çektiği ızdırap şiddetli olmuştur. Musa (As) in, ruhu kabzolunduktan sonra Cenab-ı Hakk'ın kendisine ölümü nasıl bulduğunu sorması üzerine verdiği cevapta: "Nefsimi tavada kızartılan diri serçe gibi buldum, ölmez ki istirahata kavuşsun, kurtulamaz ki uçsun." demesi de ölümün Allah'ın sevgili kulları için de bazan şiddetli olabileceğine delalet eder. Diğer bir rivayete göre Hz. Musa: "Kasabın elinde derisi yüzülen koyun gibi" demistir.

Peygamberimlz (S), az günah işleyenlerin ölümünün kolay olacağını haber verdiği ve Kelime-i Tevhid getirmiş olanlara yani mü'minlere ölümleri anında zillet ve korku olmayacagını haber verdigi halde, ölümden sonraki hayatlarının en yüksek saadet derecesinde olacağını Kur'an'ın haber verdiği bu büyük zevatın ölüm anındaki şiddetli ızdıraplarınnı sebebi nedir?

İslam alimleri, ölüm anında ızdırap çeken insanların ızdırap sebeplerinin farklı olduğunu haber vermişlerdir. Buna gore, sekerat-ı mevtin şiddeti şu dört gayeden biri içindir :

1- Manevi derecesini daha çok yükseltmek istediklerine Allah, ölümü anında ızdırap çektirir. Peygamberlerin ve Allah'ın salih kullarının sekerat-ı mevtlerinin şiddetli olması bu sebepledir. Onların ölüm anındaki ızdıraplara katlanmaları, Allah katındaki derecelerini daha fazla yükseltir. Onun için de bu büyük zatların hiçbiri ölüm acilarından ötürü hoşnutsuzluk gostermemişler, daima derecelerinin daha yüksek olmasi için Allah'a dua etmislerdir.

2-Allah Teala, gunahlarını affetmek istedigi mü'min kullarının günahlarına keffaret olsun diye sekerat-ı mevtlerini şiddetli eyler. Mü'min, dünya hayatında iken çektiği her acı ve ızdıraba, hatta ayağına batan bir dikenin acısına bile karşılık alacağı ve bu ızdıraplara karşılık olarak bir günahının affolunacağı, günahı yoksa bir sevap yazılacağı için, onun ölüm anında çektiği ızdırap ve acıları da karşılıksız kalmayacaktır. Bu hakikati kavramış olan Hz. Ömer (v. 23/643) şöyle diyordu: "Mü'minin üzerinde günahlarından hayatta iken -iyi amelleri ve tevbesiyle silinmemiş- bir şey kalacak olursa, Allah ona sekerat-ı mevti şiddetli kılar. Böylece ruhu Cennet'e ulaşır. Kafir de dünyada iyi bir iş yapmışsa, onun karşılığı olmak üzere, Allah ona ölümü kolaylaştırır ve yaptığı iyiliğin karşılığını dünyada almış olarak onu Cehennem'e atar."

Kafirlerden kolay bir şekilde ölenler varsa onlara imrenmemeli, asıl ölümden sonraki hayatı huzur içinde olacak olanlara imrenmeli. Çünkü kafirin göreceği mukafatın tamamı dünyada, mü'minin ki ise hem dün­yada hem de ahirettedir. Allah Teala biz müslümanlara kafirlerin dünyadaki bolluk ve refahlarına hayret etmememizi, imrenmememizi emretmistir. Biz onlardan ölümü kolay olanlara da imrenmeyiz ki, zaten bu pek nadir olur. Genellikle azapları ölüm anından itibaren başlar. Melekler onların ruhlarını alırken onlara azap ederler. İleride açıklanacağı üzere bu, onların azaplarının baslangıcıdır.

Ölüm anındaki acı ve ızdırapların, mu'minin günahına keffaret olacağını kavramış olan Ömer b. Abdulaziz (v. 101/720) de şöyle diyor: "Bana ölüm seke-ratının kolaylaştırılmasını istemem, arzu etmem. Çünkü o, mü'minin günahlarını örten ve derecesini yükselten son keffarettir."

Mü'minin ölümü anında çektiği acı ve ızdıraplar günahlarına keffaret olmakla beraber, onun melekler tarafından müjdelenişi ve meleklerin onu Allah'a kavuşma sevincine garkederek rifk ile muamele edişleri; mü'minin de Rabbına kavuşma sevinci içinde oluşu sanki hiçbir şey duymamışcasına kendisine ölüm acılarını kolaylaştırır. Bu dünyada bile böyledir. İnsan, çok büyük zorluklara katlanarak yaptığı bir işin karşılığını alınca, çektiği sıkıntıları hemen unutur, hiç çekmemiş gibi olur.

3-Sekerat-ı mevti şiddetli olanlardan bir kısmı da, baştan başa bir imtihan olan dünya hayatlarının sonunda bir kez daha denenir ve son imtihana tabi tutulurlar. Yani bunların elem ve ızdıraplarının gayesi de denemek ve tecrübe etmektir. Tabii neticede de ona göre karşılıklarını alırlar.

4-Ebedi cezanın başIangıcı olarak ölüm sekeratı şiddetli olanlar da vardır ki bunlar, dünya hayatlarında iman etme şerefine erişemeyip, hep kötülük peşinde koşan kafir ve zalimlerdir. Bunların hali Kur'an-ı Kerim'de şöyle anlatılmaktadır: "Ölüm sarhoşluğu ve şiddetleri içinde meleklerin de ellerini uzatarak kendilerine (zalimlere) : Haydi, canlarınızı kurtarın! Allah'a karşı hak olmayanı söylemiş olduğunuz ve Allah'ın ayetlerinden büyüklenerek uzaklaşmış bulunduğunuz icindir ki, bugün hakaret azabıyla cezalandırılacaksınız, dediklerinde sen o zalimleri bir görsen." Bu ayet-i kerime, kafir ve zalim olanların ölürken azap göreceklerini beyan etmektedir. Ayette bildirilen, me­leklerin ellerini uzatmalarından kasıt döğmeleridir ki, bu dövme, Bedir Gazvesi'ne katılan müşrikler hakkında inmiş olup, hükmü umum kafirleri kapsayan şu ayet-i kerimede açıkca ifade edilmiştir : (Ya Muhammed Meleklerin, o kafirlerin canlarını yüzlerine ve sırtlarına vura vura ve: "Tadin Cehennem azabını !" diyerek alirken bir gözlerinle görseydin."

Müfessirler, bu ayetteki dövmekten maksadın azap etmek olduğunu söylemişlerdir. Bu dövme şeklindeki azap, onların ruhları cesetlerinden çıkancaya kadar sürer.
"Haydi canlarınızı kurtarın" dan murat ise sudur: Kafiri ölümü anında melekler azapla, nekal (felaket ve ceza) ile, aglal (kelepçe ve susuzluk) ile, selasil (zincirler) ile, Cehennem ve kaynar su ile ve Allah'ın gazabı ile müjdelerler. O zaman ruhu cesedinde parçalara ayrılır ve cesetten çikmaktan çekinir. İste o zaman rnelekler o kafirlere. ruhlari cesetlerinden çıkıncaya dek: "Haydi canlarınızı kurtarın!" diyerek vururlar. Yani ruhlarınızı cesetlerinizden çıkarın, derler.
Ve dünyada Allah'ı yalanladığınız, onun ayetlerine uymaktan ve Rasullerine boyun eğmekten kibirlendiğiniz içln bugün hakaret azabıyla cezalandırılacaksınız, derler. Böylece onların şiddetli sıkıntıları kat kat artar, tıpkı suyun, suda bogulanı kapladığı gibi, onları da korkular ve dayaklar kaplar.

Koma halindeki kimse, o haliyle ölürse ölümü nasıl hisseder?

İnsanlar zaten ölümü çok farklı şekilde hissedebilirler. Koma halindeki bir insanın da kendine has şartlara göre ölümü hissetmesini düşünmek yanlış olmasa gerektir.

Rüyada gördüğü sıkıntılar veya zevk ettiği lezzetleri, dış görünüşü itibariyle göremediğimiz gibi, bir nevi uyku hali olan komadaki bir insanın daha derin bir uykuya dalma anlamına gelen ölüme giderken çektiği sıkıntıları veya gördüğü lezzetleri de -göz ve aklımızla- görmeyebiliriz. Fakat görmememiz onun olmadığına delil değildir.
Ölüm anında, ruh bedenden çıkarken, kişi ahiretteki makamını görür mü?
İnsanlar ölürken yanında bulunanları güçlükle tanır ve bazen de hiç tanıyamaz. Bunun sebebi ölüm anındaki insanın akli kuvvetinin zayıflaması olduğu sanılıyorsa da, o değildir. Belki hayattakilerin katiyen anlayamadıkları ve anlayamayacakları bazı şeylerin o durumdaki insana açılması ve onun bütün mevcudiyetinin kendi benliğine çekilmesidir. Ölmek üzere olan hastada görülen ve yanındakiler tarafından anlaşılmayan yüz ifadeleri ve bazı sözler bu deruni hal ile ilgilidir. Yani onun görüp yanındakilerin göremedikleri hal ile ilgilidir.

İbn Ebi'd-dünyanın bildirdiğine göre, sahabeden sonra gelen neslin (tabiun) meşhur fakihlerinden olan Ebu Cafer Muhammed b. Ali, ölümü anında insana iyi ve kötü amellerinin gösterileceği ve o esnada insanın, iyiliklere yönelip kötülüklerden göz yumacağını söylemiştir. Kıyamet Suresindeki “O gün insan işlediği ve işlemediği (önden gönderdiği ve tehir ettiği) amellerle uyarılır. (Bütün amelleri kendisine haber verilir.) (1) ayetinin tefsirinde Hasanı Basri’nin şöyle dediğini Suyuti haber vermiştir: “Ölümü anında o kişinin hafaza melekleri iner ve ona hayır ve şer, bütün yaptıkları arz olunur. Bir iyilik görünce sevinerek bakar, ondan gözünü ayırmaz ve yüzü parlar. Bir kötülük görünce de gözünü indirir, bakmak istemez ve yüzünü ekşitir. (2)

Resulullah (sav) in, ensardan ölüm döşeğindeki bir hastanın yanına varıp, nasıl olduğunu, neler gördüğünü sorması ve adamın da bir beyaz, biri siyah iki şeyin kendisine hazırlandığını söylemesi üzerine Resulullah (sav) hangisinin kendisine yakın olduğunu sorar. Adamın siyahın kendisine daha yakın olduğunu söyleyip kendisine dua etmesini ister. Bu istek üzerine Peygamberimiz (sav) adama dua eder ve adam bu duadan sonra siyahın uzaklaştığını haber verir ki (3) bu da son anda insana amellerinin gösterildiğine delildir. Çünkü adamın gördüğü siyah şey, kötü amelleri, beyaz da iyilikleridir.

Bera ibn Azib, Ahzab Süresinin: “Ona (Allaha) kavuşacakları gün onlara (müminlere) sağlık dileği, (her türlü kederden) selamettir. (4) ayeti hakkında şöyle demektedir: “Buradaki selam, ölüm meleğinin, müminin ruhunu kabzedeceği zaman ona verdiği selamdır ki, ölüm meleği ona selamla azabdan eman vermedikçe ruhunu kabzetmez. (5) Ölüm meleği insanın ruhunu almaya gelince selam verir, sonra kendisine ahiretteki makamı gösterilir. İnsanlar kabir ve beka alemindeki durumlarını bu andan itibaren idrak ederler ki, Hz. Ali'nin: “Gideceği yeri bilmeden bir kimsenin bu dünyadan çıkması haramdır.” dediği rivayet edilmiştir.

Cabir b. Abdullahtan rivayet edilen bir hadisinde Peygamberimiz (sav) çölde yaşayan Araplardan birisinin Yunus Suresindeki: “Onlar için dünya hayatında da ahirette de müjdeler vardır.” (6) ayetini sorması üzerine, ayetteki ahiret müjdesinden kastın, müminin ölümü anında müjdelenmesi olduğunu belirtmiştir. (7)

Hz. Ayşe validemizin rivayet ettiği hadisi şeriflerinde ise Peygamberimiz (sav), herkese ölüm zamanında makamının gösterileceğini, makamını görünce müminin Allaha kavuşmayı sevip isteyeceğini; kafirin ise bunu hoş karşılamayacağını haber vermiştir. Peygamberimizin (sav) : “Kim Allaha kavuşmayı isterse (severse) Allah da ona kavuşmayı sever ve kim de Allaha kavuşmayı çirkin görür (hoşlanmazsa) Allah da ona kavuşmaktan hoşlanmaz.” buyurunca Hz. Ayşe: “Ya Resulallah hepimiz de ölümü sevmeyiz.” dedi. Buyurdu ki: “O manada değil. Bu, kişinin ölüm zamanındandır ki, müminin can verme anında Allahın rahmeti, rızası ve cenneti ile müjdelendiği zaman Allaha kavuşmayı arzu eder ve Allah da ona kavuşmayı arzu eder. Kafir ise Allahın azabı ve gazabı ile müjdelendiği zaman, Allaha kavuşmaktan ve Allah da ona kavuşmaktan hoşlanmaz.” (8) Peygamberimiz (sav) yine Hz. Ayşenin rivayet ettiği diğer bir hadislerinde: “Hiçbir Peygamber ruhu cennetteki yerini görünceye kadar kabz olunmaz.” buyurmuştur ki, kendisinin son sözünün “refikul ala” olması da (9) cennetteki makamının kendisine gösterildiğine delildir.

Kuran-ı Kerim'de insanların ölüm anında karşılaşacakları lütuf, müjde ve cezaya açık işaretler vardır. Bu, dünya hayatında iken takdim ettikleri amellere göre ve yaptıkları hayır ve şerlere göre olacaktır. “Ama ölüm, mukarrabundan (hayırda ileri geçeceklerinden) ise, artık onun için bir rahatlık, hoş rızık ve Naim Cenneti (nimetleri bitmez bir cennet) vardır.” (10) ayetindeki rahatlığın ölüm anında olacağı bildirilmektedir. “Ama ölü, inkar eden sapıklardan (mükezzibinden) ise ona da kaynar sudan bir ziyafet vardır.” (11) ayetindeki azab da ölüm anındandır ve ahirette de onu Cehennem azabı beklemektedir. (12) Tabiin müfessirlerinden olan Mücahid, Fussilet Suresindeki: “Gerçekten Rabbimiz Allahtır, deyip de sonra sebat gösterenler (ve salih amel işleyenler var ya), onların üzerine (ölüm anında); Korkmayın, mahzun olmayın, va’d olunduğunuz Cennetle müjdelenin, diye melekler inecektir.(13) ayetinde bildirilen durumun, ölüm anında olduğunu söylemiştir. (14) Buradaki müjdenin, ölüm anında, kabirde ve kıyamette (ba’ste) korkunca olmak üzere üç yerde olduğunu söyleyen müfessirler vardır. (15)

İşte bütün bunlar, ölüm anında iyilerden ve kurtuluş ehlinden olan müminlerin melekler tarafından rahmet ve müjdeyle karşılanacaklarının delilidir.

Kafirler ve vazifesini tam yapmamış olan müminlerin ise, melekler tarafından ölüm anında azapla müjdelenecekleri ve yerlerini görünce dünyaya dönüşü arzulayacakları Müminun Suresinde haber verilmektedir. (16)

Böylece ölümü anında kişinin makamını görüp haz veya elem duyması ile nimet ve azapla başlar. (17) Artık o andan itibaren tövbe kapısı kapanır ve makamını gördükten sonra iman bile makbul olmaz. (18) Çünkü imanın değeri, ğayba iman edilmesi sebebiyledir. (19) Kuran-ı Kerim müminleri överken “ğayba iman edenler” diye vasıflandırmaktadır. Ahiretteki azabı gördükten sonraki iman, ğayba iman olmadığı için makbul değildir. Nitekim Firavn da son anında, boğulurken iman etmek istemiş, ama bu, Allah tarafından kabul edilmemeiştir. (20) Yunus Suresinde de azabı gördükten sonra iman ettik diyenlere imanlarının fayda vermeyeceği açıkça bildirilmektedir. (21)

Can boğaza gelince yapılan tövbenin kabul edilmeyeceği ayeti kerimede şöyle ifade edilir: “O kimseler ki, kötü işlerde ısrar ederken onlardan birine ölüm gelip de hayattan ümidini kesince: “Ben şimdi tövbe ettim.” der, o kimseler için tövbe yok (tövbeleri makbul değildir). Kafir oldukları halde ölenlere de tövbe yok. İşte biz onlar için ahirette acıklı bir azab hazırlamışızdır.” (22) Peygamberimiz de (sav) Abdullah b. Amr’dan rivayet edilen bir hadisinde: “Allah azze ve celle, kulun tövbesini can hulkuma gelmedikçe kabul eder.” buyurmuşlardır. (23)

Son nefesindeki iman yada küfrün makbul olup olmama hususu maturidiyye ile eşariyye arasında ihtilaftır. Ebu Mansur el-Maturidi ve ona tabi olanlar, son deminde kafir olsa bile iman üzere olan halde mümindir. Veya son deminde imana gelse bile, küfür üzere olan halde kafirdir, deyip insanın son demindeki durumuna değil, hali hayattaki durumuna göre hüküm verilir. Ebul Hasen el – Eşari ve ona tabi olanlar ise hali hayattaki durumun değil son demindeki durumun önemli olduğunu ve kişinin ona göre hüküm giyeceğini savunmaktadırlar. 24

Dipnotlar:

1- Kıyame, 75/13
2- Suyuti, Şerhus Sudur,
3- Aynı eser aynı yer
4- Ahzab, 33/44
5- Hasan el-Idvi
6- Suyuti
7- Yunus, 10/64
8- Suyuti
9- Buhari
10- Buhari
11- Vakıa 56/88-89
12- Vakıa 56/92-93
13- Suyuti
14- Fussilet, 41/30
15- Mucahid b. Cebr, Tefsirul Mucahid
16- Suyuti
17- Müminun 23/99-100
18- Nisa 4/97
19- er-Razi, Muhammed b. Ebi Bekr
20- Bakara 2/3
21- Yunus 10/90-92
22- Mümin 40/84-85
23- Nisa
24- İbn Mace
Kaynaklar ve bilgi için bk. Doç. Dr. Süleyman Toprak, Ölümden Sonraki Hayat

Kaynak: habervakti.com

  • Atalay AK Parti'nin son oy oranını açıkladı Atalay AK Parti'nin son oy oranını açıkladı
  • İran'ın oyununa geldik İran'ın oyununa geldik
  • Ogün Samast ilk kez üçüncü bir kişiden bahsetti Ogün Samast ilk kez üçüncü bir kişiden bahsetti
  • Koca dehşeti kamerada Koca dehşeti kamerada
  • Mecidiyeköy'ü savaş alanına çevirdiler Mecidiyeköy'ü savaş alanına çevirdiler
  • Davutoğlu'na sürpriz danışman Davutoğlu'na sürpriz danışman
  • Guardiola'dan Türkiyeli futbolcuya: O bir sanatçı... Guardiola'dan Türkiyeli futbolcuya: O bir sanatçı...
  • Ogün Samast Dink cinayettindeki 3. ismi verdi Ogün Samast Dink cinayettindeki 3. ismi verdi
  • F.Bahçe'den şike patlaması! F.Bahçe'den şike patlaması!
  • Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı Habertürk'e konuştu Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı Habertürk'e konuştu
  • Bakan Avcı Habertürk'te! Bakan Avcı Habertürk'te!
  • 'Aldatıldım' dedi kocasını bıçakla kovaladıHİT: 6 'Aldatıldım' dedi kocasını bıçakla kovaladı (0)
  • Filistinli çocuğa sert gözaltıHİT: 3 Filistinli çocuğa sert gözaltı (0)
  • Dolar 2,25'i gördü!HİT: 3 Dolar 2,25'i gördü! (0)
  • Türkiye'nin ilk teknoloji marketi Bimeks 25 yaşında
  • Medya patronuna basın kartı yok!
  • İhracata 'Bambu' modeli
  • Davutoğlu için 33 saat gösteri yasağı
  • Çakallarla Dans yine güldürdü
  • Erkan Petekkaya, McDonalds'a dava açmaya hazırlanıyor.
  • Selçuklu Devleti Haşhaşî'lerle nasıl mücadele etti
  • 'Aldatıldım' dedi kocasını bıçakla kovaladı
  • Hayatı bir anda kabusa döndü
  • 9 bakanlıkta atama kararları
  • Adıyaman'da otomobil yayalara çarptı
  • Çalışan anneye ayda bin lira bakıcı parası
  • Emrah mutluluktan ağladı
  • Dink cinayetinde sıcak gelişme
  • NASA'da tarihi an gerçekleşti - Orion Mars'a fırlatıdlı
  • Emeklilerin zamlı maaşları
  • Kalp krizi riski erkeklerde daha yüksek
  • Başbakan‘dan seferberlik çağrısı!
  • Davutoğlu 'Bedelli askerlik' ile ilgili o haberi yalanladı
  • Karısını bıçakla öldürdüğü an kamerada
  • Bakan Avcı'dan flaş Osmanlı açıklaması
  • Yıldızınız bugün ne söylüyor?
  • Galatasaray-Akhisar Belediyespor 5. randevuda
  • ABD donanmasında çıplak skandal!
  • Alişan: Elyesa tıpkı babası
  • Başbakan'ın yeni danışmanları
  • Yasin Börü cinayetinde 7 tutuklama
  • Yunan F-16 savaş uçağı Ege'de düştü
  • "Nefes alamıyorum"
  • Mehmet Şimşek'ten bedelli askerlik açıklaması
  • Eşi için çağırdığı ambulansın altında kalarak öldü
  • Yasin Börü cinayetinde sıcak gelişme
  • Humus aylardır kuşatma altında can çekişiyor
  • CHP Fena Tutuştu
  • Fenerbahçe'den bedavaya ayrılacak!
  • Fethullah Gülen'den Cemaatine Batarız Uyarısı
  • Direk tepesinde ölümle dans
  • Bakan Işık, Anadolu Kız Hatip Lisesi açtı
  • Aydın Karabulut Sivas'a kiralandı
  • Üniversiteli polis amirlerinin hak mücadelesi
  • AB heyeti Türkiye'yi ziyaret edecek
  • Mardin'de silah operasyonu yapıldı
  • Atalay AK Parti'nin son oy oranını açıkladı
  • Orion uzay kapsülü dünyaya döndü
  • TÜRGEV'den Kılıçdaroğlu'na kınama
  • YAZARLAR
  • RÖPORTAJ
TÜRGEV'den Kılıçdaroğlu'na kınama
TÜRGEV'den Kılıçdaroğlu'na kınama
Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı, "CHP Genel Başkanı tarafından
Ajanslar