Uluslararası alanda göçmen işçilerin yaşamlarını kolaylaştırmak amacıyla kurulan bir sivil toplum örgütü olan InterNations tarafından yapılan araştırmaya göre, Angola'nın başkenti Luanda ile Çad'ın başkenti N'Djamena, "en pahalı kentler" sıralamasında ilk iki sırayı paylaştı. İki yoksul ülke kentini üst sıralara, bu ülkelerde yeni gelişen petrol sektörüne yönelik ABD ve Çİn yatırımlarının artması taşıdı.
InterNations'ın, ekspatların yaşam maliyetlerine odaklanan araştırmasının sonuçlarına göre, iki Afrika kentinin ilk iki sıraya yerleştiği listede, Avrupa'nın zengin kentlerinin yanı sınra Asya’nın gelişmekte olan kentleri de daha alt sıralarda yer aldılar.
Kendi şehrinden uzakta yaşayan ve çalışan kişiler için 200 ülke üzerinde yapılan yaşam maliyeti araştırmasından beklenmedik sonuçlar çıktı.
İşte yaşam maliyetleri açısından top 10 listesi :
• Luanda, Angola Cumhuriyeti
• N’Djamena, Çad Cumhuriyeti
• Hong Kong
• Singapur
• Zurih, İsviçre
• Cenova , İsviçre
• Tokyo, Japonya
• Bern, İsviçre
• Moskova, Rusya
• Shanghai, Çin
LUANDA VE N'DJAMENA
Listenin üst sıralarında yeralan Luanda ve N’Djamena, dünyadaki gayrisafi milli hasılası yüksek olan ülkeler arasında bulunmuyor. Çok düşük satın alma gücü pariteleri bulunan bu ülkelerde yaşlam standartları da oldukça düşük düzeylerde. Buna rağmen, bu kentlerin ekspatlar için bu denli pahalı olmasının önemli nedeni, bu ülkelerde göçmen işçi sayısının giderek artması olarak gösteriliyor.
Özellikle N’Djamena’da göçmenleri daha çok diplomatik çalışanlar, uluslararsı örgütlerin çalışanları ve kurumsal ortaklar oluşturuyor.
Çad Cumhuriyetinin refahının aslanpayı petrol sektöründen, ABD ve Çin yatırımlarının oluşturduğu uluslararası şirketlerden geliyor. Petrol Angola'nın da ana gelir kaynağı ve her iki ülke de elmas, altın uranyum gibi zengin doğal kaynaklara sahip.
Çad Cumhuriyetinin aksine Angola 1975 ve 2002 arasında ağır bir iç savaş dönemi geçirdi. Angolanın büyümesi bu anlamda bir darbe aldı ve ekonominin, kalifiye personel gereksinimi gibi altyapısı bu anlamda ihmal edildi. Eurozone krizinden sonra Portekiz'deki genç yetişmiş insan gücü, Angoladaki büyümenin sonucu olarak, bu ülkede iş buldu ve yerleşti, fakat bu ülkelerde yaşamanın bir bedeli var. Yerel nufusun belirgin bir yüzdesi yoksulluk sınırının altında, temel tüketim maddelerinin hepsi lüks sayılabilecek kadar pahalı, barınma ve güvenlik de bu anlamda oldukça zayıf.
SİNGAPUR'DAN İSVİÇRE'YE
Listenin geri kalanı için pek fazla açıklamaya gerek yok. Hong Kong ve Singapur uzun süredir zaten, göçmenler için pahalı şehirler olmalarıyla ünlü. Barınma açısından nufusun fazla, binaların yüksek olması fiyatları bu anlamda iki şehirde de katlıyor. Global finansın ve kapitalizmin cazibe merkezi olan bu şehirlerde alt gelir gruplarına yardım yapması yerel ve uzun dönem kalanlara ise çok sınırlı yardımları kapsıyor. Kariyer yapmak için şehre gelen göçmenlerin bu açıdan sürekli paraya ihtiyacı oluyor.
Singapur sıklıkla Asyanın İsviçresi olarak anılır fakat belki de Avrupanın Singapuru olarak anılması gerekir. Hayli uzmanlaşmış işgücü ile bu küçük ülke çok gelişmiş bir hizmet sektörü, güçlü bir finans ve endüstrirsiyle refah seviyesinin yğksekliği konusunda ün yapmıştır.Bütün bu faktörler ‘mükemmel yaşam standartı’nın temelini oluşturuyor.
DALGALI KUR ETKİSİ
Amerikan dolarını da hesaba katarsak sıralamadaki bazı değişiklikler dövizdeki dalgalanmadan kaynaklı. Örneğin New York’un 16 sırada olması, fiyatların Amerikan dolarıyla karşılaştırılmasıyla ilgili. Döviz kurundaki depğiliklikler yıldan yıla çalışmayı da etkilemiş durumda. Bu Tokyo ve Moskova birlikte 2013’e oranla bir kaç sıra düşmesini de açıklıyor. Amerkan dolarına karşı Japon yeni ve Rus rublesi geçen yıla göre daha da zayıf. Diğer taraftan Çin Yeni güçlenmiş durumda. Buna rağmen Shanghai yükselerek listeye girmiş durumda.
Kaynak: www.ihlassondakika.com