Gezi Parkı eylemleri sırasında İstanbul Kabataş'ta bebeğiyle saldırıya uğradığı iddia edilen Zehra Develioğlu, Kanal D’de yayınlanan görüntülerin ardından bir televizyon kanalında ‘’süreç, medyada öyle bir hale ulaştı ki, sanki böyle bir olay yaşanmamış, bir kadın darp edilmemiş, bir çocuk bundan zarar görmemiş" ifadesini kullandı.
Develioğlu, "Benim yaşadığım acının büyüklüğü ve altında ezildiğim o yük yetmezmiş gibi bir de insanlara kendimi inandırmak zorunda bırakıldım. Çok ağır bir yük, çok büyük bir acı" dedi Perşembe günü bir televizyon kanalında yayımlanan görüntünün ardından, kendisi hakkında bir karalama kampanyası başlatıldığını ifade eden Develioğlu, tepkisini "süreç, medyada öyle bir hale ulaştı ki, sanki böyle bir olay yaşanmamış, bir kadın darp edilmemiş, bir çocuk bundan zarar görmemiş" şeklinde dile getirdi.
Develioğlu, saldırının detaylarını anlatmanın ve her anlatmada olayı tekrar yaşamanın kendisine çok acı verdiğini belirterek, "Benim yaşadığım acının büyüklüğü ve altında ezildiğim o yük yetmezmiş gibi bir de insanlara kendimi inandırmak zorunda bırakıldım. Çok ağır bir yük, çok büyük bir acı. Tarif edilemez bir acı. Temennim bunu bana yaşatan insanların, hak ettikleri cezaya çarptırılmaları ve benim çektiğim acıyla kıyaslanamaz ama onların da bunun bedelini ödemeleri" diye konuştu.
Bana inanmak istemeyen inanmayacaktır
Kimseye kendisini ispat etmek durumunda olmadığını savunan Develioğlu, "Bu yaşadığım olay, süreç esnasında basında medyada öyle bir hale ulaştı ki, sanki böyle bir olay yaşanmamış, bir kadın darp edilmemiş, bir çocuk bundan zarar görmemiş gibi hakkımda suçlamalar yapıldı ve ben kendimi savunmak durumunda kaldım. Ben o acıları yaşadım ve yaşadığım bu acıların büyüklüğü bana yeter. Bunu kimseye ispat etmek durumunda değilim. Bana zaten inanmak istemeyen inanmayacaktır. O görüntüleri ilahi bir kamera olup tepeden kaydetse bile inanmayacaklardır" ifadelerini kullandı.
Faillerin tespiti ve hak ettikleri cezayı alabilmeleri için cumhuriyet başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğunu ve davanın soruşturma aşamasında olduğunu kaydeden Develioğlu, Adli Tıp Raporuna göre, kendisinin ve bebeği Zeynep Develioğlu'nun vücudunda yaralanma ve morarmaların oluştuğunun tespit edildiğini hatırlattı. Zehra Develioğlu, yaşadığı olayın psikolojik etkisini üstünden atamadığını belirterek, bu nedenle çok kısa konuşmak istediğini ifade etti. Develioğlu, olası herhangi bir tehditten korunmak istediğini de dile getirerek, bu nedenle röportaj esnasında yüzünün sadece yan profilden görüntülenmesini istedi.
Bu görüntüler belirsiz
Develioğlu'nun avukatı Abdurrahman Kayapınar ise davayla ilgili yürütülen soruşturmanın gizliliği ilkesine rağmen, perşembe günü akşam bazı kanallarda görüntülere yer verildiğini ve bu görüntüler üzerinden haberler yapıldığını ifade etti. Bu haberlerin veriliş şeklinin ve haberde kullanılan ifadelerin bir algı çabası ile hazırlandığını söyleyen Kayapınar, "Bu görüntüler zaten belli belirsiz, olay yerini doğrudan görmeyen ancak şeffaf bir panelin arkasından olayın göründüğü görüntüler. Dolayısıyla olaya ve görüntülere bakıp böyle bir olay yaşanmadı demek mümkün değil. Fakat bu algı oluşturma çabası içerisinde, bir takım ifadeler de kullanılmak suretiyle, sanki bu olay yaşanmamış, bu görüntüler de bunu ispatlıyor gibi kullanıldı" dedi. Kayapınar somut olarak doktor raporuyla ispatlanmış bir darp olayının haberde, 'itiş-kakış' şeklinde ifade edildiğini de belirterek, yürütülen soruşturmanın neticelenmesi gerektiğini ve gerçeklerin ancak bu şekilde ortaya çıkacağını vurguladı.
Raporda, 'basit tıbbi müdahale ile geçebilecek morluklar' ifadesi
Saldırıdan sonra İstanbul Adli Tıp Şube Müdürlüğünün Zehra Develioğlu adına düzenlediği raporda, sağ diz üst iç kısımda 3 adet 1.5 santimetre çapında, iç alt kısımda 1 adet 1 santimetre çapında ve sol diz üst dış kısımda 1 adet 1.5 santimetre çapında koyu mor renkli ekimozlar olduğu belirtildi.
Bebek nun raporunda ise ise sağ kruris iç altı kısımda 3 adet 0.2 santimetre sıyrık olduğu ifade edildi.
Her iki raporda da "Yumuşak doku lezyonlarına neden olan yaralanmanın kişilerin yaşamlarını tehlikeye sokan bir durum olmadığı, kişiler üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğu ve kişilerde kemik kırığı tarif edilmediği" bildirildi.