TBMM Başkanı Cemil Çiçek, 24. Dönem 5. Yasama Yılı'nın açılışı dolayısıyla TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı açış konuşmasında, 5. Yasama Yılı'nın, ülke ve millet için hayırlı, sağlıklı ve başarılı bir yıl olmasını diledi.
Cemil Çiçek, Meclis'in ilk başkanı, Cumhuriyetin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, Meclis'e başkanlık eden, üye olarak bulunan bütün devlet ve siyaset adamlarını, aziz şehitleri, kahraman gazileri ve Meclis çalışanlarını rahmet, minnet ve şükranla andı; Soma'da ve başka işyerlerinde hayatını kaybeden vatandaşlara Allah'tan rahmet, ailelerine başsağlığı diledi.
TBMM'nin 94 yıldır milleti gururla temsil eden, Cumhuriyet'in kurucu iradesi ve kurulduğu günden beri, millet iradesinin en yüksek dereceden tecelli ettiği kutsal mekan olduğunu belirten Çiçek, "TBMM, demokratik meşruiyetin merkezidir. Türk milletinin, bağımsızlık, Cumhuriyet, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve demokrasi başta olmak üzere, en önemli kazanımlarında en büyük pay sahibidir. Ülke ve millet olarak bugün nelere sahipsek bunda TBMM'nin her türlü takdirin üzerinde çabası, üstün gayreti ve çalışması vardır" dedi.
Çiçek, şöyle konuştu:
"Aziz Atatürk'ün bize hedef olarak gösterdiği çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmamızdaki yoğun çabaların, yasal düzenlemelerin ve köklü reformların onurunu yaşayan da bu Meclis'tir. TBMM, demokrasimizin kalbidir. Milli mücadelemizi yürüten ve yöneten en temel, en vazgeçilmez kurumdur. Çünkü dünyada örneği olmayan Gazi Meclis'tir. Bütün bunlardan ve daha başkaca sebeplerden dolayı bu kutsal çatı altında görev yapmak, üye olarak bulunmak hepimiz için en büyük bahtiyarlıktır. Çocuklarımıza bırakabileceğimiz en değerli mirastır. Onurumuz büyüktür, ancak buna karşılık sorumluluğumuz da büyüktür, ağırdır.
TBMM, bugüne kadar bu onurla, bu gururla sorumluluk duygusunu derinden hissederek üzerine düşenleri yapma gayreti içerisindedir. Eksiğimiz olmuştur, yanlışlarımız olmuştur, üzüldüğümüz, 'keşke olmasaydı, keşke yapmasaydık' dediğimiz anlar da olmuştur. Ama yine de milletimize olan borcumuzu bir nebze de olsa ödemek için gece gündüz demeden çalıştık. 5. Yasama Yılı da bu dönemin son yılıdır. Yine aynı gayretle çalışacağız."
"Genel Kurul yaklaşık 795 saat çalıştı"
TBMM Başkanı Çiçek, 24. Yasama Yılı'nda 973 tasarı, 2 bin 372 teklif sunulduğunu, bunlardan 443'ünün kanunlaştığını, ayrıca 77 adet de Meclis kararı alındığını söyledi. 4. Yasama Yılı'nda bin 474 sözlü soru önergesi verildiğini, bu önergelerden 65'inin cevaplanabildiğini belirten Çiçek, 22 bin 63 yazılı soru önergesinden 9 bin 470'ine cevap verildiğini bildirdi. Cemil Çiçek, " Meclis Araştırma önergesi sayısı 810'dur, 24 önerge kabul edilmiştir. 10 Genel Görüşme, 9 gensoru bu dönemde başkanlıkça işleme konulmuştur. 8Meclis Soruşturma önergesi verilmiş olup, 4'ü reddedilmiş, biri kabul edilmiş, bir önerge yeteri sayı olmadığı için düşmüş ve geri alınmıştır" diye konuştu.
Genel Kurul'un, son yıl yaptığı 139 birleşimde yaklaşık 795 saat çalıştığını belirten Çiçek, "Bu son yasama yılında da bir yandan gündemindeki konuları görüşerek karara bağlayacak, diğer yandan en etkili şekilde parlamenter diplomasinin imkanlarını kullanarak içeride ve dışarıda katıldığı tüm faaliyetlerde milletimizin hukukunu, hak ve menfaatlerini korumaya devam edecektir" dedi.
Cemil Çiçek, şunları kaydetti:
"Şunu hepimiz biliyor ve inanıyoruz ki; tüm sorunlarımızın tartışılmasında, çözüm arayışlarında ve çözüme kavuşturulmasında TBMM en meşru platformdur ve en önemli teminattır. Değerini korumak ve onun itibarını en üst seviyede tutmak da bizim görev ve sorumluluğumuzdur. Yakın coğrafyamıza baktığımızda ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılacaktır. Yanıbaşımızda insanlık suçu işleniyor, insanlığa karşı suç işleniyor. Vahşetin, hunharlığın, cinnetin ve cinayetlerin her türlüsü var. Terör örgütleri; işittiğimiz, işitmediğimiz terör örgütleri, insanlık tarihinin en kanlı eylemlerini fütursuzca gerçekleştiriyor. Telafer'de, Kerkük'te, Irak'ta, Somali'de, Halep'de ve daha bir çok yerde kan dökmeye devam ediyor. Kadın, çocuk, yaşlı demeden oluk oluk kan döküyor, kin kusuyor.
Milyonlarca insan yerinden yurdundan edilmiş, bir insanlık dramı yaşıyor. Hepsini hiçbir ayrım yapmadan lanetliyor, nefretle kınıyoruz. Uluslararası toplum ve kuruluşların, en başta BM'nin çok acil karar vermesi lazım. Bu kuruluşlar bunun için vardır, bugünler için vardır. Bu kan daha fazla akmamalı, bu insanlar daha fazla acı çekmemeli. Kim ne yapacaksa, yeni yüzbinler hayatını kaybetmeden bir an evvel yapmalıdır. Fitne, fesat ateşi bir an evvel söndürülmelidir. Bu şenaati işleyenler, ne insandır ne de Müslümandır."
"Birimizin varlığını, diğerimizin yokluğunda aramayalım"
Çiçek, çok zor ve çok sıkıntılı bir dönemden geçildiğini ifade ederek, "Çok şükür ülkemiz; Kafkaslar'da, Ukrayna'da, Ortadoğu'da, dört bir yanımızdaki bu kan ve ateş çemberi içinde huzurlu bir sığınaktır. Bu huzuru devam ettirmek bizim elimizdedir. Tüm bireyler olarak birbirimizin kıymetini daha iyi bilelim. Birimizin varlığını, diğerimizin yokluğunda aramayalım" diye konuştu.
Fikri ve ve sair farklılıkların olduğunu ve bunun da tabii olduğunu işaret eden Çiçek, "Ama bu farklılıklar birbirimize saygıya, barışa ve kardeşliğe engel değildir. Bugüne kadar önümüze çıkarılan bunca zorluğa ve fitneye rağmen birer birer bin olduk, yüz bin olduk, milyonlar olduk ve büyük bir millet olduk. Hep birlikte tertemiz bir kültür ve medeniyet inşa ettik" dedi.
Cemil Çiçek, sözlerini şöyle tamamladı:
"(Bir taşla duvar olmayacağını) en iyi biz biliriz. Milletimizin derin irfanından süzülerek, hikmete ve hayat pratiğine dönüşen şu sözler hepimize çok şey ifade etmektedir: 'Omuzlarımızda bir yudum suyun, yedi adım yolun hakkı vardır.' 'Bizim kötümüz elin iyisinden yeğdir.' 'Bulut geçerken hava nemlenirmiş.' Bölgemizde hava yeteri kadar nemlenmiştir. Yağmur damlaları yerine kan damlalarının döküldüğü, felaket ve cehalet bulutlarının gökyüzünün tümünü kapladığı, kaostan da öte adeta kıyametin koptuğu yeryüzünün tam da ortasındayız. O nedenledir ki birbirimize her zamankinden daha fazla ihtiyacımız vardır.
Birbirimizi daha iyi anlamaya, konuşmaya, diyaloğa, dayanışmaya, kucaklaşmaya ve kardeşliğe ihtiyacımız var. Ve yine halk irfanında ifade edildiği şekliyle, dirlik nerede ise varlık oradadır. Dirliğin olmadığı yerde, devlet de yoktur. Burası hepimizin ebedi vatanıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti de kıyamete dek yaşayacak devletimizdir. Allah milletimize ve devletimize zeval vermesin. Dirliğimiz azıp birliğimiz bozulmasın."
Kaynak: www.ihlassondakika.com